Yıllar sonra; yine ‘tükkandayım, birgün…’ diye cümleye başlıyorsam, hayat gerçekten tekrardan ibarettir. Oysa ‘ruhuma haksızlık yapıyorum, seni de kapatıp gidiyorum, buraları da’ diye arkasına dönüp bakmadan giden de bendim, şimdi 45 m2 ye ‘ne yediği belirsiz ruhumu’ sıkıştırmaya çalışan da benim.İlkinde hadi güzellik sektöründeydik. Gelen saatlerce kalıyordu, malzeme boldu. Şimdi bu döt kadar alanda kısa paslaşmalar içindeyiz. (Alış- Veriş! )Bir süre sonra robota bağlamak kaçınılmaz, hallerdeyiz. ‘Bir de bu var bir de bu var’ diye ürünleri gösterirken iki mastika yapıp, göbek atmadığın sürece kimsenin hayatında anı da olamıyor sadece an’dan ibaret kalıyoruz; işte yine rivayetteyiz.
Bizim 45m2 de birinci yılım dolmak üzereyken nihayet cebimde bir hikayem var:’ Yine tükkandayım. Sistem yüzüncü kez çökmüş, bilgisayar milyonuncu defa kendini kapatmayı uygun görmüş ve her zamanki gibi imdadımıza nebim’den( yazılımcımız) arkadaşlar koşmuş. Bende yine yüksek enerji. Hoş geldiniz demeden önce elli tane şey sıralamışım. Kendimi kaptırmış konuşurken; bir çift mavi göz, ılık ılık bana terapi yapıyor. Saniyeler içinde hızım yavaşlıyor, kalp ritmim düzene giriyor ve gelen kişinin önceki simalardan olmadığını fark ediyorum. Hoş geldiniz, beş gittiniz faslına geç de olsa başlıyorum. Karşımdakini algılama sürecindeyim. Eski moda saç kesimi, yine eski moda dar kesim laci kumaş pantolonu ve uzun ince gövdesine yapışmış mavi gömleğiyle; sanki az sonra Tarık Akan’ ın gençliğiyle film çekeceğiz. Uzun sohbetimizin ardından kafamda niyet beliriveriyor. Sözde; mağazada beraber çalıştığımız kızımıza uygun harika bir aday buldum. Kızımız da zamane kızlarından, değil. Doğal güzelliğe, ince ve tertemiz bir ruha sahip. Yaşları da uygun,ikisi de yirmilerde, ikisi de bekar.(Kafamda yine kendim yazıp, kendim oynamışım ,tabi.) Niye olmasın ki, diye düşünürken yavaştan konuyu hissettiriyorum. ‘ Tarık, sizin patron ne düzgün insanlar buluyor. Sen de öylesin vallahi. Derin çocuksun. Sizin yaşlarınız da hoppa oluyor insan. Ama bak ben de şanslıyım. Bizim kızlar da harika. Hele rüya yok mu rüya! (Rüya olayın farkında, kaşlarını çatmış, bana bakıyor.) Karşıdan gelen cevap facebook deyimiyle; beni alıyor, yukarıda 3 kere fırlatıyor, ikisinde tutup üçüncü de yere çakıyor. ‘ Şima Hn. ben 28 yaşındayım, iki yaşında bir kızım var. Küçümsenecek zamane gençlerinden epey ilerideyim. Ve anlatmak isterim. Eşim benim ilk kız arkadaşım. Ortaokul yıllarında onu ilk gördüğümde şişe dibi gibi gözlükleri vardı. O gün’ inşallah bu kız benim karım olur’ diye dua ettim. Sonra hiç ayrılmadık. Gözlüklerini çıkarttı, ama ben attırtmadım. O yılları hatırlamak isteğimde gözüne tutuyor, camekanların arkasından ona bakıyorum. Sonra daha bir sıkı sarılıyorum, iyi ki varsın diyorum. O anda benim darmaduman olan beynim inançsız kalbime sinyali yolluyor’ her erkek de pislik değil be canım’ Sorular, peşi sıra. ‘Hiç aldatmadın mı, hala mı aşıksın, niye ama nasıl, o da mı sana karşı öyle?’ Haddimi aştım mı yoksa Meraklı Melahat’e mi döndüm, umurumda değil. ‘ Öyle bir zaman ki; dediğiniz, gibi temiz kalmak, çok zor. Metrobuste bile kızların tacizine uğruyorum, sokakta laf atanlarla karşılaşıyorum. Ben karımla başladım yaşamaya, onunla da ölürüm. Yani benim için kolay. Eksikliğini hissettiğim bir şey yok. Neden ilişkimi herkesin sahip olabileceği güvensiz ve sıradan bir hale getireyim ki, böylesi özelken böylesi yokken.’ Susuyorum ama tam ikna olmuş, değilim. Çok aşık gördük, ama neyimize aşık oldular, bildik. İki taraf kör kütük yirmi yıl karşılıklı aşk yaşar mı, ya da bu kadar tevekkül eder mi? Bilime aykırı, insan dışı bir davranış. Kadın sallamıyordur kesin bu adamı.’ Vah vah! çocuga yazık’ diye düşünürken ben, bizim Tarık anlatmaya devam ediyor. Meğer adam Mecnun iken kız çoktan Leyla olmuş. Annemle ilk tanıştırdığımda evde bas bas bağırdı ‘ bu ne patates çuvalı gibi, üstelik kürt’ İyice merak sardı beni. Bakayım resmine dedim. Standartlarımız var ya. Pek bir salak klişelerimiz. Adam yakışıklı ama fakir ise çirkin bir kızla beraber olabilir ama kız mutlaka zengin olmalı. Kadın güzelse mutlaka cebi dolu ya da ruhu müzik bir adama meyletmeli vb . Hani kim kimin yanına yakışır biz karar vereceğiz ya, böyle gümletirler işte insanı. Bilirkişi diplomanı da böyle yedirirler sana. Annesi sonra nasıl mı kabul etmiş. Haftasına sözü keselim demiş. Çünkü tıpkı oğlu gibi hemen olmasa da geç olmadan derine dalmış, inciyi fark etmiş.’
Hala insanların yaşadığını bilmek güzel.Karşılıklı; yıkmadan, denemeden, yanılmadan kıymet vermek varsa; bir yirmi yıl daha yaşamışım çok mu? İyi ki varsınız, benim olanlar!