mutsuz hücre

Ait olmadığınız yerde, size sahip olan insanlarla yaşarken; evinizde salonun kapısını açtığınızda yüksek ses müzik, gözleri parlayan mutlu insanlar… Ve  size davetkarca gülümsüyorlar.Düşünün… İçinizde müthiş bir yaşam enerjisi, davete katılsanız ortaya çıkacak sinerjiyle evin diğer tüm odalarını patlatacaksınız! Dolayısıyla sahibinizi , beraberinde en sevdiğiniz canlıları, eşyaları, yıllardır üzerinde uyuduğunuz yatağı, her şeyi kaybedeceksiniz. O kapıdan içeri girerseniz, bir yaşam son bulacak; yeni bir yaşam başlayacak. Eski hayatınızda korkuya, bilinmezliğe yer yok! Elli kere kırdığınız vazo; derma çatma, sağından solundan yapıştırıcı akmış bir halde ama yine baş köşede duruyor. Ben artık tamir olmam deyip de hoop! kendini çöpe atmıyor. Fonksiyonları devam ediyor ve hala umudu var. Yatağınız  size hiç isyan etmiyor. Porselenlerinizin altınları silinmiş de olsa bir kere bile sunumdan vazgeçmiyor. Oysa o kapıdan girerseniz elinizi sürdüğünüz her şey değişime uğrayabilir. Şimdi gözleri parlayan insanlar, yorulunca size kör olabilir. Duyduğunuz müzik kesilince, konuşacak bir tek yalnızlık kalabilir. Defalarca o kapıyı kapatın sonra tekrar acın. İkimiz de biliyoruz, biz nefisten ibaretiz. Mutluluk ihtimaliyle nicelerini yakarız ve o kapıdan içeri gireriz. Bizi içeri davet eden el, ölünesidir. Söylediği sözler, nice şaire besindir. Artık, vazgeçme şansınız yok. Nefesiniz kesilirse ölüsünüz. O sırada başka ölüm şekillerini henüz bilmiyorsunuz tabi. Müziğin ritmi ile dansa devam… Harika insanlarla birliktesiniz, sohbetiniz doyulmaz. Dokunuşlar içten, alınan sözler, verilen sırlar, içilen içkiler en özelinden. Huzurlu uykulara dalıyorsunuz. Her gününüz birbirinden güzel geçiyor. Eve koşar adım geliyor, heyecanla  o kapıyı açıp, ait olduklarınızla bulutların üzerinde enfes anlar paylaşıyorsunuz. Yine bir sabah, gecenin heyecanıyla vakit öldürmeye çalışırken, dans partneriniz sizi arıyor.. Sesi, alışmışlıktan uzak. Nefesi artık dingin değil, soluk soluğa. Size yorulduğunu söylüyor. ‘Ben artık dans etmek istemiyorum’ Diye bağırıyor.O dakika bulaşıcıdır. Bölüne bölüne çoğalan mutsuz hücredir. Siz kurtulmaya çalıştıkça saça yapışan sakız gibi, döne dolaşa içinizi kaplayan depresyondur. Ve bir gün olmadık yerde ‘beyninizde’ mesken tutar. İşte o an ne dansı bırakan partneriniz, ne aileniz, ne sahip olduklarınız, kimse kimse sizi anlayamaz! Tıpkı bu yazı gibi çalakalemdir, hayat artık yarımdır. Diğer yarın başkasının tamı olmuştur.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

mutsuz hücre için 5 cevap

  1. Yorumcu der ki:

    Kafa gitmiş. Karabasan gibi bişey bu. Üşenmedim 5 kere okudum ama yok. Tanrı bizi korusun.

  2. burak der ki:

    yaşayan bilir ve bazen yalnız kendi anlamak ister. bize de kendi hayallermizle örtüştürmek kalır. harika bir yazı. ben bana ait olanı aldım. tesekkurler

  3. sancakevren der ki:

    Seni cesaret ve cüretinden ötürü tebrik ediyorum, hayatı ve kadınları anlama çabalarıma katkıda bulunduğun için de teşekkürü borç biliyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.