Duraksız..

Artık yazamaz oldum.. Tutkularım, heveslerim, aşklarım; kağıttan birer kayık, sabahında yok oluyorlar.. Bu boyutta var olan her şeye inancım gitti. Kendim bile gece gündüz farklı düşünüyorken, sizlere inanmamı beklemeyin. Ruhlara dokunamıyorum; gözümde, herkes etten kemikten birer obje gibi.. anlamsız.. Sizler gibi olmayı beceremiyorum. Ben yüz yılda bir aşık oluyorum. Herkese şans verecek, sosyalleşecek kadar enerjim de yok sanırım.. Tutunduğum dal çürük çıkınca,  komple ağacı feda ediyorum. Geriye dönüp bakmamayı öğrendim. Belki de döndürüp baktırabilene rastlamadım.. Kimsenin kimseyle mücadelesi yok! İşte bu yüzden gerçeğe artık ulaşılamıyor. Yanılgılar, illüzyonlar, tatminsiz hayatlarla, idareten ömürler tüketiliyor. Anı kurtarmaya çalışan insanlar dolu etrafımda.. Bir hafta mutlu olduklarına şahit olmuyorum.. sevildikçe şişen egoları, savuruyor onları, çokluğun içinde giderek yalnızlaşan dostlar; görüyorum.. Kimse bir diğerini anlamak için çaba içine girmiyor, bir soru sorsa ne kadar sevildiğinin farkına varacakken, aslında hiç uymadığı ruhlarla, bedenlerle, tükenmeyi göze alıyorlar.. Geçmişe takılıp kalmışım.. Yıllar önce ne güzel, ne kadar doğru sözler söylenmiş.. “sevgi emektir”. Şimdi emek verilmeyen sözde sevgiler, tutulamayan yeminler, ertesi güne sönen,  balon aşıklar…  Bu yıllar bizi sevgiden yoksun, yapay zeka merakında, ruhsuz robotlara dönüştürmüş. Artık aşkın varlığına, inanmıyorum. İstediğiniz şeylere kavuştugunuzda bir diğerine göz diktiğinizi biliyorum. “Mutluyum” diyen herkesi sorguluyorum. Teknik olarak ilerlerken, ruhlarımızın hiçe sayıldığına yanıyorum.. Yokluk yıllarında, nasıl bir varlık varmış, anlayamamışız… Seçenekler az iken, daha tatminkarmışız.. Şimdi bize neyin iyi geleceğini bile bilmediğimiz şuursuzlukta, kalplere teğet geçip gidiyoruz. Biz hep gidiyoruz, sadece gidiyoruz. Yönümüz belli değil, yaşlanıyoruz…Kimseye güvenemeden, her yıl başka bir omuzda,inançsızca yaş alıyoruz. İnsana hizmet eden teknoloji dünyamızı el birliğiyle cehenneme cevirmiş meğer… Ve hala mutsuzluğumuzun sebebini arıyoruz.. Bir çoğumuz, çınarından savrulan yapraklar gibi; ait olmadığımız yerlerde, ait olmadığımız insanlarla mutlu olmayı bekliyoruz.. ve bu mümkün olmayacak, aslında biliyoruz.. Razı değiliz, ama ayak uydurmaya çalışıyoruz.. Giderek tükeniyoruz.. çoğalamadan eksilip, yok oluyoruz.. ŞN

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Duraksız.. için 1 cevap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.