Evet sistemin ilk azizliğine uğradım arkadaşlar; ama kendi sistemimin… Saat oldu yazıyorum, sonra tabi yazı uçuyor. Nereye gitti meçhul! Yok o kaybolmamıştır oradadır, diyen arkadaşlar sözüm size, kayboldu! Suç bende! Ne beni yetiştiren anamda ne babamda ne de teknolojide. Suç şu salak pc’nin( öyle diyorlar) başında saatler geçirip bir yazıma mukayet olamayan bende. Neyse bu bir işaret midir, birileri bana yazma mı diyor yoksa bardağın dolu tarafında pes etme mi duruyor bilinmez. Ben ille de yine yazacağım.
Bu aralar aldatma ve aldatılma üzerine çok hikayeler dinliyorum . Dostlar anlatıyor, dinliyorum; onlar ağlıyor, ben ağlıyorum. Aldatıldıklarına mı ağlıyorum? Hiç sanmam… Acı çektiklerine ağlıyorum! Sanmam dememden kasıt başıma hiç gelmemiş olmasındandır. Ya da şöyle düzelteyim; hep profesyonellerle çalıştım, hissetmedim 😉 Dinlediklerimden ibaret iki kadın tipi var aldatılma üzerine yorum yapan:
1- Aldatılmanın her türlüsüne karşıyım.
2- Sadece fiziki bir aldatılmaysa sorun etmem.( en tehlikeli olan kadın tipi)
Birinci türe, bana uymasa da saygım sonsuzdur. Lafım ikincisine! Hani derler, yatakta görsem affederim ama sahilde sarmaş dolaş görsem asla! A be kadın bu erkekler hayvan mıdır ?Genelevlerde bile seçme hakkı var. Günlük ya da ömürlük bir duygu var elbet yaşanılan. Adam zaten aşık olmuşsa gözü kördür, ki bu durumda sen affetsen de o sana dönmez. Şayet hala yanındaysa yaşanmıştır ama seni terk etmeye yetmemiştir. Burada kendini kandırmaya gerek yok. Ya affedersin ya da gidersin. bunun başka oluru yok. Bu gibi durumlarda affettiğini sanmak ise en tehlikeli olanıdır. Hayatı her iki tarafa da zindan eder. Gelelim benim fikrime… Çevrem tarafından çok eleştirilsem de adı üstünde bu benim fikrim. Sorulursa söyler, sorulmazsa susarım; ama burası benim çöplüğüm, dilediğimce öterim.
Hayatta herkesin bir amacı var: “mutlu olmak”. Bu yolda herkesin tabelası, farklı yönü gösterir. Sağlık, huzur, para, şan, şöhret, evlat sevgisi, kariyer, başarı, maneviyat, aşk,romantizm,cinsellik…Tercih sıralaması değişir ama amaç hep aynıdır, mutlu olmak!
Bilmem kaç yıldır evlisiniz, adam ya da kadın kompleksleriyle, çıkardığı gaz vb. seslerle, kısacası tüm zaaflarıyla avucunuzun içinde. Sağa dönüyorsunuz partneriniz dağılmış, sola dönüyorsunuz çoluk çocuk bön bön size bakıyor. Anlayacağınız doluya koyuyorsunuz olmuyor, boşa koyuyorsunuz dolmuyor. İçinizde bir dürtü var, adı cinsellik! “ Eee cepte bu var, idare edelim” Diyorsanız elde var cinsellik, üç yanlış bir doğruyu götürdü adı “orgazm”. Sonuç: “Ben seksi pek sevmiyorum” Aaa yok ben çok dikkat ediyorum, bakımlıyım, gaz nedir bilmem, üstelik çok güzelim; peki beni neden aldatıyor diyorsanız? Her şeyin bir son kullanma tarihi olduğunu unutuyor olmalısınız. Canlı olmasından ötürü bir domatesi ele alalım. Bir haftada çürür. Şu meşhur Tupperware lerle ömrünü en fazla bir hafta uzatırsınız. Sonu yine aynı. İşte sizin bakımınız adı Tupper ware! Duyguları domatesle mi kıyaslıyorsun diyenler için dönüşüme geçelim. Domates çürüdü mü? Öyleyse dönüştürüp, salça yapalım. Şimdi bunu ilişkiye aktive edelim. Aşkın, insan sevgisine dönüşmesi… Öyleyse hadi sevdiğimiz herkesle yatalım..
Burç uyumu gibi birşey aslında bu… Hayatta önceliğiniz çok önemli! Aşka aşık bir insanı ara ara kaybedersiniz. Seçiminiz böyle bir insansa bırakın kuralları, ilişkinize nefes alma delikleri açın. Ben herseyi ortaya çıkarırım egonuzu, hayatınızın başka alanlarında kullanın. Kişi aldatılırsa, saygı gitmez ama ortaya çıkartırsa zedelenir. Dini açıdan bakanlara, “evet aldatmak zinaya girer”… Öyleyse öncelik maneviyatta! O halde arkanıza bakmadan ortamı terk edin, ama lütfen Allahın affettiğini siz de affedin. Nefes alıyorsak, hayat hala bize aittir. O halde salla gitsin;)
ŞİMA
akıllısın gercekten cok akıllı bir kızsın
Güzel bir tespit. Aşka aşık biri olarak, bana bu nefes alma deliklerini tikamayan ve benden bir şey kaçmaz törpüsüyle ömrümü yemeyen eşime ve son flörtüme teşekkür ediyorum.