LOLİPOP

IMG_1635Bir sorunu daha çözmenin dayanılmaz hafifliği içindeyim. Birçoğunuz için ilgi çekici bir konu değil, biliyorum… Ama lütfen okumaya devam edin, özümseyin ve işinize gelirse hayatınızın başka alanlarında kullanın.

Benim 6 yaşında bir kızım var, adı Melisa. Yengeç burcu ve yükseleni balık.( en duygusal burçlar) Gökyüzü,  Melisa doğduğu gün bana bir tüyo verdi:  “Pamuklara sar sarmala, bulutumdan nem kapar.”  Benim tavşan büyüdükçe anladım ki gökyüzü çok haklıymış.  Gak desem Melisa’nın gözleri doluyor, guk desem hayata küsüyor. Nasıl davranmalı diye bir pedagog’a danışmaya karar verdim… Karşımda sevgi pıtırcığı bir kadın, huşu içinde anlatıyor: “Sevin, okşayın, yalayın, yutun”. Kadın güya huzur verecek ya çok kısık sesle konuşuyor.  Öyle ki dışarıdan otobüs geçtiği anda söylediklerinin yarısı toza dumana karışıyor. Sadece ses olsa iyi,  yüzde mimik bile yok!  Bir ara ‘kendine gel’  diye kadını tokatlamak istesem de sabırla seansı tamamladım.  Aldıklarımın özeti şu:  “sevginizi gösterin” , verdiğimin faturası da 300 LİRA.  Ben anaç tavuklardan değilim ama sevgi gösterme konusunda fazlam vardır, eksiğim yoktur. Dolayısıyla seanstan bir şey aldığım da söylenemez. Velhasıl çocuk yetiştirme olayında ben şu meşhur annelik güdüleriyle yol almaya karar verdim. (İYİ Kİ! )

Nasıl mı? Geçiştirme politikası uyguladım.  Sorunlar henüz hamken, üretim aşamasına hiç geçirmedim. Sizin anlayacağınız bizim ‘dert tasa fabrikamız’ hiç kurulmadı . Örneğin, Melisa arkadaşıyla küstü eve geldi attı kendini yatağa ağlamaya başladı. Diğer çocuklar unuturken o,  güne de küstü. İşte böyle bir durumda anlatmak istediğinde onu dinlemeye hazır olduğumu söyledim. Anlattığında ise  “Haklısın ya da haksızsın!  Yapman gereken şu, istersen uygula, istemezsen kendin çözüm bul.”  Dedim, sonra yanağına öpücük kondurup;  “ Hadi naş! Şimdi yüzünü yıka, öyle yanıma gel” diye postayı koydum. Anladım ki bizimkinin modeli bu davranış versiyonuyla çalışıyor. Ben de  olayı büyütsem,  ya da ‘ah yavrum, vah yavrum’ diye teselli versem sorun ham olmaktan çıkacak ve işlenmeye başlayacak. Böyle böyle biz bu hassaslık problemini de aştık. Şimdi erkek gibi bir kızım var hamdolsun!

Yazının girişinde bahsettiğim sorun çözmek bu değildi aslında.  Sorun; benim lolipopumun vazgeçemediği aksesuarı… Tanıştırayım, emzik! Benim kızla arasında çok ciddi bir bağ vardı. Öyle ki sırf bu yüzden okula gitmek ve dışarı çıkmak istemezdi.  Aslında bu da benim için  sorun değil, süreçti. Ama malum çevreden alınan gazlar beni yine pedagog’un önüne attı. Tavsiye şu: “Kararlı olun, bitti deyin ve asla vermeyin.” Bu kadın da diğerinin tam tersine “HAY HİTLER” modunda çıktı. Şimdi bizim sütten ağzımız yandı ya bir kere, yoğurdu üfleyerek yemek gerek, değil mi?  Yok olmadı, bodozlama olaya girdim . Ama kendimce yumuşattım tabi:  “Melisacığım, emziğe artık veda vakti geldi. Biliyorum zor olacak ama ben sana destek olacağım. Aklına geldiği zaman, aklımda, diyeceksin ve ben seni oyalayacağım. ‘Aklımda’  bizim parolamız olsun.  Yarın “emzik bırakma partisi” yapacağız ve sen tüm emzikleri çöpe atacaksın.”  Neyse bizim ki partiyi duydu ya “ tamam” dedi.  Ertesi gün parti başladı, Melisa hepsini çöpe attı. Sonra kısık bir sesle “ben ne yaptım ya” diye hayıflandı. ( Çok komik bir kızdır bu arada kendisi)  Gece oldu tavşan krizlerde, emzik de emzik!  Çocuk üzerini çıkarttı, attı kendini yerlere, yılmak yok bir saat ağladı. Kulağımda psikopat kadının sesi” “SAKIN NE OLURSA OLSUN VERMEYİN!” Neyse ben yine içgüdümü dinledim ve “tamam bir daha deneriz” diyerek emziği geri verdim.  Boşuna çocuğa güven kaybı yaşattık. Sonraları ona çok yandım.  Bir de işin sosyal kısmı var anasını satayım. Mübarekle dışarı çıkıyoruz, adım başı bir uyarı:  “Aaa bu yaşta emzik, izin vermeyin, dişleri çarpılır”. Herkes biliyor, sadece biz malız ya! Bir iki kere gülümseyerek insanları geçiştirdikten sonra baktım bizim tavsan etkileniyor yapıştırdım cevabı: “Biz bunu aksesuar olarak kullanıyoruz, sıkılınca bırakacağız. Eleştiriye de kapadık bu konuyu.”  Oh be ağzı olan konuşmasın ama değil mi?

“Yok dişi çarpılırmış, dıdının dıdısı olurmuş.” Çarpılırsa, düzeltiriz. Çok mu zor? Velhasıl benim bu yöntem de tuttu. Tavsan geçenlerde kendiliğinden;  ben hazırım anne , bırakacağım, dedi. Dört gündür kullanmıyoruz. Bu sabah gelip, beni öptü ve teşekkür etti. Hadi buyurun buradan yakın! Doktorlara selam olsun…

Okul için de aynı şey geçerli. Seneye bizim cadı ilkokula başlayacak. Bu aralar mektep turlarındayım.  Beklentiniz ne diye sorduklarında,  kızım mutlu olsun, diyorum. İsterse Boğaziçi’nden mezun olsun, dört dil bilsin; mutlu değilse neye yarar! O yaptığı kariyer ona anca bariyer olur.  Melisa’m benim en iyi arkadaşım, mutlu olsun ki bana da huzur versin. Aslında hepsi kendime yatırım;) Tavsiyem siz de bol bol kendinize yatırım yapın;)

ŞİMA

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.